Teo Grünberg-Felsefe ve Felsefi Mantık Yazıları
‘’Doğrulanan özdeyişler hiçbir zaman kesinliğe erişemez’’ diyerek giriş yapar Grünberg felsefe yazılarına. Bir önermenin doğruluğunun o önermenin ait olduğu sistemin bütün önceki önermeleriyle tutarlı olması demek olduğunu düşünenler için; empirik bilgiler dil dışına çıkamamakta, böylece önermelerin olgularla karşılaştırılmasını gerektiren pekiştirmelere yer kalmamaktadır. Daha iyi kavramak için basit bazı paradokslar verelim. Hem Grünberg ne demek istemiş daha iyi anlayalım hem de bazı kategorilerle mantık yazılarına da değinmiş olalım.
Tekil terimlerin yol açtığı paradokslar
Tekil terimler ile o terimlerin gösterdiği nesne arasında ki bağıntıyı incelersek 3 ilkeden söz edebiliriz; tek anlamlılık ilkesi, konu ilkesi ve değiş-tokuş edebilme ilkesi.
Tekil terimler ile o terimlerin gösterdiği nesne arasında ki bağıntıyı incelersek 3 ilkeden söz edebiliriz; tek anlamlılık ilkesi, konu ilkesi ve değiş-tokuş edebilme ilkesi.
1)
Tek anlamlılık ilkesi: En çok bir nesneyi
gösterebilir tek terimli olarak.
Örneğin: Bu kitap.
Örneğin: Bu kitap.
2)
Konu ilkesi: Her önerme, içinde geçen tek
terimli ifade ile gösterdikleri nesneler hakkındadır.
Örneğin: Bu kitap mavidir.
3 ) Değiş-tokuş edebilme ilkesi: A ve B nesneler ise
A=B’ den dolayı A yerine B kullanmak değiş-tokuş edebilme ilkesini etkilemez.
Ayrıca bu ilke 1. ve 2. İlkenin zaruri sonucudur.
Konusuzluk
Paradoksu
(1) ‘’
Bugünkü Fransa kralı yoktur.’’ Bu önerme Bugünkü Fransa kralı diye kimse
olmadığından doğrudur. Burada geçen tek terim: ‘’ Bugünkü Fransa kralı’’
ifadesidir. 2.ilkeye göre (1)’in konusu ‘Bugünkü Fransa kralının’ gösterdiği
nesnedir. Oysa böyle bir nesne yoktur. Haliyle (1) konusuzdur. ‘’Hiçbir şey hakkında olmayan bir iddia
ise manalı olmayacağından (1) manasızdır’’ Oysa (1) doğru, dolayısıyla
manasızdır. O zaman hem (1) hem manalı hem manasızdır. Birisi o yok derse yok
dediği şey nesne olur ve ister istemez varlığını kabul etmek zorunda kalır.
Diğer bir örnekte Grünberg her ne kadar
buralara taşımamış olsa da bu konuyu. Tanrı ile ilgili ifadeler. Tanrı yoktur
ifadesi de aslında aynı sebepten dolayı hükümsüzlüğe uğrar. Gerçek şu ki hiçbir
varlık ne insan ne herhangi bir bilim bir ifadenin, nesnenin yahut yaratının
yokluğu hakkında konuşamaz. Bizler en fazla bir takım yapboz parçası misali
yeni üretimlermişçesine ancak yokluk hakkında yaratılar yaparak konuşabiliriz.
Fakat aslında onlar da yokluk değil, değişimlerdir. Örneğin bir resim
çizebiliriz; kafası geyik kafası olan ayakları fil ayağı, burnu fare burnu,
kaşı insan kaşı olan vs. Buna yeni bir isim de verebiliriz. Ama bu artık yok
olmaktan var olmaya terfi etmiştir!
Mantık yazılarından söz ederken Matematik hakkında bir şeyler söylememek
doğru olmaz.
Matematik tutarlı olması ile en az ‘somut’
modeli olduğu henüz kanıtlanamadığı gibi bunun tersinde hiçbir somut modeli olamayacağıda
kanıtlanamamıştır. Hatta somut nesne, sonsuz şartı matematiğin tümünün somut
bir modeli olduğunun anlaşıldığını söyleyebiliriz. Bunu Grünberg şöyle ifade
etmiştir: ‘ Matematik herhangi bir nesnenin fiziğidir’.
Son
olarak birkaç önemli kavramı analiz edelim.
Duman çıkan yerde ateş beklenir, öyle ki
duman ateşin bir işareti sayılabilir. Mavinin sıfat olması sentaktik, mavi sözünün dile getirilmesi semantik, önceden beri mavi rengini ifade için kullanılması pragmatik bir olgudur. Felsefenin tümünün
salt semiotik üzerine kurulduğunu ( kurulması gerektiğini) söyleyebiliriz.
Bitirirken;
‘Her inanma bir kabuldür, yalnız her kabul bir inanma değildir’.
‘Her inanma bir kabuldür, yalnız her kabul bir inanma değildir’.
Teo Grünberg
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder