2 Ekim 2013 Çarşamba

EĞİTİM ÜZERİNE – Immanuel Kant

Alman idealizminin kurucusu filozof ve düşünürü olan Kant elini taşın altına koymuş ve eğitim gibi çok çetrefilli bir konuya değinmiştir. O ahlak üzere bir çok sert ve de genelleyici görüşlere sahipken ahlakın kurulmaya yani oluşmaya başladığı çocukluk evresine de müdahale etmekten kendini alıkoyamamıştır. Daha çok din temelli bir ahlaki eğitimi uygun görmüştür.

O der ki : ‘ İnsan eğitime ihtiyaç duyan tek varlıktır. Çünkü eğitimden biz ahlaki terbiyeyle birlikte bakıp büyütmeyi, umumi talim ve terbiyeyi anlamalıyız.

Sonra ‘aynı zamanda bütün akıllı varlıklar için genel bir yasa olmasını isteyebileceğin maksime göre eylemde bulun’ düsturunu ahlakının temel ilkesi yapmış bir düşünürün bununla yetinmeyip ne var ki çocukların sadece uysallaştırılması yeterli değildir. Çünkü onların düşünmeyi öğrenmesi daha büyük önemi haizdir’ der.

 Hiç kimse gösterilemez ki gençliğinde ihmal edilmiş olupta daha sonra kusurunun talim terbiyede mi yoksa ahlaki eğitimde mi olduğunu bilmeksizin olgunluk çağına ulaşabilsin. Eğitimden geçmemiş insan kaba talim terbiye görmemiş insan serkeştir. Talim terbiyenin ihmali eğitim öğretimin ihmalinden daha büyük bir kötülüktür çünkü bu sonuncusu daha sonra hayat içerisinde telafi edilebilir. Fakat serkeşlik giderilemez ve talim terbiye de yapılan yanlışlık hiçbir zaman tamir edilemez.

 Öte yandan eğitimin ideolojik olduğunu göz önüne alırsak yaratılan bu ahlak kurallarına uygun insan yetiştirmek insan arzusunu ve de iradesini hiçe saymaktır. Her insanın kendi özgür iradesine, özgür seçme hakkına sahip olduğunu unutmamalıyız. Bizim yahut toplumun yaratmış olduğu birtakım talim terbiye kuralları yeni bir kimlik yaratımından ziyade kopya kimlikler üretmek olacaktır. Bu ise pek faşizanca duygular besleyen bir sistematik eğitim olacaktır. Özellikle önce aile kurumu sonra devlet tarafından faaliyete geçen eğitim kurumları ile belirlenmiş ideolojiler bireylere karşı olgunluk çağına ulaştırma amacı içerisindeyken ancak kendi olgunluklarını kavratmış olacaklardır. Devlet bir ahlak öğretisi oluştururken sormamız gereken asıl soru şunlardır? Devlet ahlaklı mıdır? Ya da o ahlaklı olabilir mi? O ne zaman ahlaklı olabilir? O ahlaklı değilse eğer onun ahlaki bir doktrin meydana getirmesi mümkün müdür?

Kant’ın aileler için ahlaki eğitimle ilgili diğer temel önerisi onu disiplin üzerine değil maksimler üzerine oturtmalı; biri kötü alışkanlıktan alıkoyar, diğeri zihni eğitir ve düşünmeye hazırlar. O halde burada anlamamız gerek şudur: çocuk kendisini her daim değişen davranış saiklerinden hareketle değilde maksimlerle uyum içerisinde davranmaya alıştırmalıdır.

 Örneğin bir çocuk yaptığı yanlıştan dolayı cezalandırılmamalı ama bir tepkiyle karşılanmalıdır o der. Burada disiplinize ederek dize getirmekten ziyade daha aristokratik bir davranıştan söz eden Kant Aristokratçı bir geleneği devam ettirmiştir.

Sonuç olarak kitapta birçok eğitim üzere önerilerde bulunan Kant temel olarak eğitim ve din öğretili bir ahlakı savunmuştur. Bu bakımdan onu daha iyi anlamak için tam olarak Kant’ın ahlakını kavramamız gerekir. Bunun için ileri okumalar gereklidir.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder