23 Kasım 2013 Cumartesi

Descartes'in Meditasyonları


Descartes:
‘Kökleri  metafizik, gövdesi fizik ve gövdesinden çıkan dalların da diğer bilim dalları olan bir ağacın  bütünü gibidir felsefe diyor’.

I. MEDiTASYON
Şüpheye Ne Davet Edilir?
Descartes Birinci Meditasyon’una uzun zamandan beri değer verdiği inançlarının yanlış  olduğunu söyleyerek başlar ve bunun ‘bütün inançlarının oluşturduğu yapı’nın ‘hayli şüpheli’ olduğunu düşünmesine yol açtığını söyler.

-Uygun durumları uygun olmayan durumlardan ve yeterli algılayıcıları yetersiz
olanlardan ayırabiliriz ve eğer durumlar uygun ve algılayıcı da yeterliyse,duyumsanan
her şeyin, duyulara nasıl göründüyse öyle olduğu söz konusudur.

Rüya Görmek
‘’Kim bilir kaç kere geceleyin uyurken, bunlara benzer olaylarla ikna olmuşumdur –burada sabahlığımla ateşin yanında oturduğumdan ( oysa gerçekte yatağımda çıplak yatarken!... Uyanıklığı uyuyor olmaktan ayırt edebilmemi sağlayacak kesin bir belirtinin olmadığını da çok açık görmekteyim.’’

Yani tecrübelerimin niteliksel karakteri, şu an rüya görmediğimi garanti etmez. Belkide, bütün bildiğim her zaman rüya görmüş olabileceğimdir.
Rüya hipotezine dair konuşurken Birinci Meditasyon’un düşünürü bu argümanın bütün empirik inanışların, yani duyusal tecrübeye dayanan inanışlarınaltını oyduğunu söyleyerek meseleyi sonlandırır. Fakat Ona göre;

‘’Uyuyor veya uyanıkken, 2 ile üç toplandığında 5 eder ve bir karenin dörtten fazla kenarı yoktur. Böyle apaçık hakikatlerin yanlış oldukları şüphesini yaratacak bir şeylerinin olduğu görünmemektedir.’’

Kötü Niyetli Cin
‘’Nasıl bilirim ki, dünyanın, göğün, uzamlı cismin, şeklin, ebadın, yerin olmamasını ama aynı zamanda
bütün bu şeylerin şimdi olduğu gibi var olduklarını bana gösterenin Tanrı’nın kendisi olmadığını?
Dahası... her zaman ikiyle üçü topladığımda veya karenin kenarlarını saydığımda ya da daha da basit
meseleler de bile yanılıyor olamaz mıyım?

‘’ Güçlü olduğu kadar da hilekâr bir aldatıcı cinin bütün gücünü beni aldatmak üzere kullandığını varsayacağım. Gök, hava, toprak, renkler, şekiller,sesler ve bütün harici şeylerin sadece birer yanılsamalar olduğunu farz edeceğim.
II. MEDİTASYON
İnsan zihninin doğası ve nasıl olup da bedenden daha iyi bilindiği üzere.
Descartes, skeptik hipotezinden zarar görmeyecek tek bir kesinliği, Arşimetçi bir nokta bulmayı umut etmektedir ve aradığını şu argümanda bulur: cogito ergo sum.
Argümanın bu ünlü ifadesi Descartes’ın Metot Üzerine Konuşmasında yer alır: ‘‘Düşünüyorum, öyleyse varım’ düşüncesi o kadar sağlam ve güvenilirdir ki en ileri giden skeptik düşünceler dahi onu çürütemezler’.
    Cogito’nun sonuçlanmasından hemen sonra, Descartes der ki: ‘Bu zorunlu olarak var olan ‘ben’i henüz yeterince anlamış değilim’. Var olduğumu biliyorum ama ne olduğumu bilmiyorum. Varlığımdan haberdarım ancak henüz özümü bilmiyorum.


Bedenin özü :

Descartes maddenin özüyle ilgili bir sonuca varır. ‘Beden’ kavramının uzamı, şekli ve büyüklüğü, şekil ve büyüklük değiştirme yetisi olan bir şeyin kavramı olduğuna ulaşır; beden kavramı bundan ibarettir. Bu daha sonraki Meditasyonlarda iyice geliştirilen zihin ve beden düalizmi ile birincil ve ikincil nitelikler öğretisini öngörür.

III. MEDİTASYON
Tanrı’nın Varlığı:
Açık ve Seçik İdealar :
Descartes ikinci Meditasyon’un argümanı üzerine düşünür ve sorar: beni kendisi hakkında oldukça emin kılan argümanın özelliği nedir? Bunun,argümanı açık ve seçik bir biçimde algılaması olduğunu söyler.
‘Düşünen bir şey olduğuma eminim... Bilginin bu ilk maddesinde, iddia ettiğim şeyin basitçe açık ve seçik algısı vardır; bu, eğer açık ve seçik bir biçimde algıladığım şey yanlış çıkarsa, maddenin doğruluğu hakkında emin olmama yeterli olmayacaktır. Bu yüzden genel kural olarak, açık ve  seçik bir biçimde algıladığım her neyse doğrudur kuralını koyabilirim gibi gözüküyor.’

Tanrı’nın Varlığı için Alamet’i Farika Argümanı:
Düşünür yukarıda ki ayrımı Tanrı durumuna uygular. Birçok idealarımın arasından Tanrı’yı sonsuz, sınırsız, her şeye kadir olarak gösteren Tanrı ideasıdır. Bu yüzden Tanrı vardır ki bu Tanrı ideamın ‘nesnesi’ olarak var olduğu anlamına gelir. Düşünür şu soruyu sorar: İdeamın ‘nesnesi’ olduğu için nesnel gerçekliğe sahip olan  Tanrı, buna ek olarak biçimsel gerçekliğe de sahip midir? Bir diğer deyişle, ideasına sahip olduğum Tanrı benim ideamdan bağımsız olarak var mıdır? Tanrı ideası ya da kavramı, deyim yerindeyse, Tanrı’nın özünü açıklar:
Bu ‘Sınırsız, sonsuz, değişmez, bağımsız, fevkalade zeki, fevkalade kuvvetli ve var olan beni ve her
şeyi (var olan ne varsa) yaratan bir töz ideası’dır

Şimdi Yeter Sebep Prensibini Tanrı ideasına uygulayalım: Tanrı ideası muazzam derecede yüksek bir nesnel realiteye sahiptir. Bunun nedeni ben olamam: çünkü ben mükemmel, sınırsız, aldanmamış değilim. Tek olası neden Tanrı’nın kendisidir.Tanrı, ‘beni yaratırken bu ideayı çalışmasını mühürleyen zanaatkârın işareti olarak benim  içime yerleştirdi’.

IV. MEDİTASYON
Hakikat ve Yanlışlık

Ve şimdi, içinde bütün bilgeliğin ve bilimlerin gizlendiği, bu doğru Tanrı tefekküründen, diğer şeylerin bilgisine doğru yol alabileceğimi düşünüyorum.

V. MEDİTASYON
Materyal şeylerin özü ve Tanrı’nın varlığını, ikinci kez değerlendirme,

Ontolojik Argüman
Matematiksel kavramlardan türetilen doğrular hakkındaki düşünceleri, Descartes’ı Tanrı kavramını tekrar gözden geçirmesine ve bu kavramdan ne gibi doğrular türetilebileceğini  sormaya yönelttir. Tanrı kavramı ‘fevkalade mükemmel varlık’ kavramıdır.Tanrı’nın özü her türlü mükemmelliği içerir. Varoluş mükemmelliktir.Var olan bir varlık, var olmayan bir varlıktan daha mükemmeldir. Bu yüzden Tanrı’nın özü varoluşa işaret eder.
‘Varoluşu dışında Tanrı hakkında herhangi bir şey düşünemediğim olgusunu, varlığın Tanrı’dan
ayrılamayacağı takip eder ve böylece O gerçekten vardır.’
Kartezyen Döngü
Descartes Beşinci Meditasyonu şunu ifade ederek sonuçlandırır:
Açıkça görüyorum ki bütün bilgilerin kesinliği ve doğruluğu yalnızca doğru Tanrı’nın farkında
olmalığıma dayanır, öyle ki O’nun farkına varana kadar hiçbir şeyin mükemmel bilgisini elde edemeyeceğim. Ve şimdi, hem Tanrı’nın kendisi ve doğası düşünsel olan diğer şeyler hakkında ve
hem de saf matematiğin konusu olan fiziksel doğanın bütünü hakkında, sayısız konuda bütün ve
kesin bilgiyi elde etmem mümkün.

VI.MEDİTASYON

Düalizmi destekleyen argüman :Eğer ben açık ve seçik olarak A’yı B’den farklı olarak ve tersini de anlıyorsam, o zaman A ve B metafiziksel olarak da ayrı olmalılar. Aklımı
bedenimden ayrı olarak açık ve seçik olarak kavrayabiliyorum: aklım ama bedenim değil, esas olarak düşünen bir şeydir. Ve bedenimi açık ve seçik olarak aklımdan farklı olarak kavrayabiliyorum: bedenim ama aklım değil, esas olarak uzamlı düşünemeyen bir şeydir. O halde aklım ve bedenim metafizik olarak birbirinden farklı ve birbirinden bağımsızca var olabileceklerdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder