ECCE HOMO
Nietzsche’nin kendi elinden kendini anlattığı bu ilginç
kitap ‘kendi’ olabilme derdinden olmuş gibi geldi bana. Şöyle dile getiriyor
başta derdini;
‘’ Söz gelişi bir umacı değilim ben, bir törensel korkuluk da değilim, -üstelik bugüne değin, erdemli diye saygı duyulan insan türüne aykırı bir yaradılıştayım. Söz aramızda gururumu kabartan da bu durum olsa gerek. Bilge Dionysosun çömeziyim ben, bir ermiş olmaktansa bir satir olmak yeğdir benim için. Bu yazı okunsun yeter. Bu yazı, apaçık, insansever bir tutum içinde, bu aykırılığı sergilemekten başka bir amacım yoktur; insanlığı "düzeltmek", verebileceğim son söz olurdu sanırım.’’
‘’ Söz gelişi bir umacı değilim ben, bir törensel korkuluk da değilim, -üstelik bugüne değin, erdemli diye saygı duyulan insan türüne aykırı bir yaradılıştayım. Söz aramızda gururumu kabartan da bu durum olsa gerek. Bilge Dionysosun çömeziyim ben, bir ermiş olmaktansa bir satir olmak yeğdir benim için. Bu yazı okunsun yeter. Bu yazı, apaçık, insansever bir tutum içinde, bu aykırılığı sergilemekten başka bir amacım yoktur; insanlığı "düzeltmek", verebileceğim son söz olurdu sanırım.’’
Sonra amacının
yüceliğini ve tekliğini şöyle dile getirir;
‘’Putları ( benim idealler için kullandığım sözcük) devirmek –hepsinden önce budur benim uğraşım.’’ Nietzsche’ye göre insan, ortaya koyduğu ideal dünyanın uydurukluğuna göre, gerçekliğin değerini, anlamını, doğruluğunu tüketti...Modern toplumda insanların kendilerinden tamamen uzakta yaşamın içinden kopuk oluşundan onun hala ne denli haklı olduğunu görebiliyoruz…
‘’Putları ( benim idealler için kullandığım sözcük) devirmek –hepsinden önce budur benim uğraşım.’’ Nietzsche’ye göre insan, ortaya koyduğu ideal dünyanın uydurukluğuna göre, gerçekliğin değerini, anlamını, doğruluğunu tüketti...Modern toplumda insanların kendilerinden tamamen uzakta yaşamın içinden kopuk oluşundan onun hala ne denli haklı olduğunu görebiliyoruz…
Kişi nasıl kendisi
olur peki? Bu yolla değiniyorum kendimi sakınma ve bencillik sanatındaki
başyapıta..Ödevin, ödevin amacının, yazgısının ortalama bir ölçünün üzerine
çıktığını varsayalım, böyle bir durumda kendi kendinle bu ödevle birlikte
yüzleşme, sakıncaların en büyüğü olurdu. İnsan, kendi kendisinin çok uzağında
kaldığını bilmediği sürece, kim olduğunu sezmedikçe, varlığının bilincine ulaşır.
Son olarak Nietzsche yaşamaya dairde olumlayıcı bir iki
kelamda bulunmuştur.
Bana kalırsa yazgı sevgisi insanın büyüklüğünü gösteren:
çünkü insan geçmişte, gelecekte, sonsuzluğa değin başka türde bir istekle
bulunmamalıdır. Zorunlu olana yalnızca katlanmak, bir de onu az çok gizlemek
yetmez – bir kandırmacadır zorunluluğa karşı tüm ülkü idealizm – onu sevmektir
yakışan…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder